İçerisinde bulunduğumuz atmosfer ne kadar güvenlik odaklı gerilimlerle kuşatılmış olursa olsun sonuçta daha fazla demokrasiyi gerektiriyor. Türkiye içinse bugün demokrasi tam anlamıyla çoğulculuk, temel hak ve özgürlükler ve ifade hürriyetinin genişlemesi anlamına geliyor. Klasik prensiplerin sisteme aşılanması ve sadece sokağın değil, kamunun da sivilleşmesi zarureti vardır. Bir demokrasiyi var eden bütün çoğulcu faktörlerin yasal teminat altına alınması, aşınan noktaların onarılması; zaten çok görüşlü olan toplumun buna mümasil şekilde çok sesli de olmasının temini gerekiyor. *** Elbette Türkiye’nin başta Suriye kaynaklı terör olmak üzere, dış politikadan ekonomiye kadar bir dizi problemi var. İçeride FETÖ kalkışmasının devam etmekte olan etkileri; yani devletin paralel risklerden arındırılması gibi ciddi problemleri de bulunuyor. Bir yandan Avrupa Birliği ile bitkisel hayata girmiş ve yaşama zorlukları çeken ilişkiler öte yandan NATO’ya ve ABD’yi defterden silmenin eşiğine gelen gerilimler gelip gidiyor. Ve elbette Başkanlık Sistemi’nin yapıtaşlarının oluşma sürecindeyiz ve nasıl bir silüetin çıkacağı konusunda merak ve endişeler malumdur. Ağır ve stresli bir mesainin tam ortasında bulunduğumuza şüphe yoktur. Unutmayalım ki dünyada birçok ülke -belki bu çapta değil ama- sistemlerini etkileyen sorunlar yaşıyor.