Atatürk Havalimanı’nın pistlerini kırarak yola koyulan millet bahçesi projesinin ürettiği tartışma, üzerinde konuşulmayı hak ediyor. Sayısız tartışmalı iş, inşaat veya proje dururken bu konunun hepsinden daha çok sansasyon yaratması da bunun gösteriyor. Birinci nedeni, pistleriyle binalarıyla Atatürk Havalimanı tesislerinin ekonomik ömrünü doldurmadan, bazılarının yarılamadan; bir hangarın ise hiç kullanılmadan ıskartaya çıkması kamuoyu vicdanını rahatsız ediyor. İkinci önemli neden ise bu rahatsızlığın yok sayılarak yeni projenin alelacele başlatılmış olmasıdır.
İktidar gücünün, hele hele başkanlık sisteminde genişleyen sınırsız karar alma kapasitesinin her fırsatta uygulanması iktidarın zannettiği gibi “hızlı ve seri karar alma” sempatisini içermiyor. Bilakis, “ben yaparım olur” gibi hiç sevimli görünmeyen bir manzaraya ve tabiatıyla reaksiyona yol açıyor. Bu tarzın, ekonomi yönetimindeki kararlara yansımaları ve özellikle yargıdaki tezahürlerinin toplumda oluşturduğu antipati de ortadadır. Eleştirilere kulak tıkamak, risklere işaret edenleri susturmak ve genel olarak her türlü muhalif tutumu en ağır kavramlarla yaftalamak alışkanlık...