Uluslararası sistem, varlığını hissettirdiği zamanlardan bugüne haklının hakkını teslim etmiyordu. Devletler ve milletler hukuku hiçbir zaman güvenilir veya garanti altında değildi. Çoğu kez, güçsüz devletler veya azınlık bölgeleri kriz süreçlerinden zararlı çıkmaktaydı. Ne var ki, uluslararası sistem bütün zayıflığına ve güçlüye hizmet eden pratiğine rağmen caydırıcı bir etki sağlayabiliyordu. İyimser bir yaklaşımla, krize yol açan vak’a sayısını azaltabiliyordu. Bu haliyle bile idare eden sistem epeyidir; yaklaşık 10 yıldır iyice işlemez hale geldi. Çözüm üretemediği gibi caydırıcı olma özelliğini de kaybetmiş bulunuyor. Baraj kapakları hukuksuzluk lehine ardına kadar açılıyor… *** Son örnek, Hindistan’ın Cammu Keşmir’i ilhak kararıdır. Dünyanın onyıllardır bitmeyen sorunlarının başında gelen ve Pakistan ile Hindistan arasında -bir parça da Çin- savaşa varan gerilimlere yol açan bu mesele, tek taraflı bir kararla halledildi. Hindistan bir anayasa değişikliğiyle, nüfusunun yüzde 70’i Müslüman olan bölgenin demografik değişikliği mümkün kılacak yolla tamamen kendisine bağlıyor.