Temel meselelerimiz arasında sayılan birçok problemden daha
önemlisi, “iktidar müslümanlığı” haline gelen; siyaset istifade
edecekse her fetvayı, her ruhsatı mümkün gören zihniyettir. Dinin
hedefini siyasi iktidar, dindarlığı siyasal kudret ve en nihayet
imanı güç oyununun malzemesi zanneden bir zihniyet.
Bu zihniyet birden ortaya çıkmadı, bu rüzgar durup dururken esmedi.
Hepsi adım adım, hatta sindire sindire geldi. Önce iktidar lezzeti
tadıldı, ardından biraz daha fazlası arzulanır oldu ve en nihayet
bütün zevkler gibi bağımlılık halini aldı. İktidar gücünden zerre
miktar eksilecek olursa dine ve dindarlığa halel geleceği kanaati
böylelikle en kesin ve tartışılmaz fikir haline geldi. Dinde,
gelenekte ve insanlık tecrübesinde olmayan türlü cevazları bol
kepçeden yağdıran din adamı grubu da fetvalarıyla bu düzene eşlik
edince, mevcut tabloya vasıl olduk elhamdülillah!
Siyaset sınıfı değerleri korumak bahanesiyle tam aksine onları yıpratıp değersizleştirirken, destekçileri ve sokaktaki takipçileri de aynı yolu izledi. Lider, işine gelince nass ile herkesi susturup, sonra nass’ı olmadık ekonomik felaketlere alet edip, işler sarpa sarınca geri dönüp en yüksek faizi...