Türkiye, yakın tarihinin en önemli operasyonuna başlarken çapı bu kadar büyük bir girişimin kaçınılmaz zorluklarını da yaşamaya başladı. Müttefiklerimiz dahil dünyanın sempatiyle bakmadığı bir operasyonun politik, diplomatik yükünün ağır olması şaşırtıcı değildir. Suriye gibi problemli bir dosyada, sahadaki aktörler sona gelindiğini düşünürken Türkiye’nin oyunu yeniden kurması böyle bir mesaiyi elbette başlatacaktır. Şimdiden sonra daha ağır ve gergin bir diplomasiye de hazır olmalıyız. Birçok bilinen nedenin yanında harekat için tek müttefikimiz olan ABD Başkanı Trump’ın gelgitleri, saçmalama boyutunda mesajları ve fazlasıyla sürprize açık olması gerilimin ana kaynağıdır. Türkiye’nin kararlılığının esnememesi ve böylesine önemli bir harekatın kaderini Trump’ın iki dudağı arasına bırakmaması isabet olacaktır. Çünkü muhatabımız bu imtiyazını kullanmaya fazla istekli ve yaratacağı sonuçları düşünmekten de aciz görünüyor. Harekat için izin verdikten hemen sonra, kendi tayin ettiğini söylediği sınırları aşması halinde Türkiye’yi ekonomisini mahvetmekle tehdit etmesi bunun ilk göstergesiydi. Bu saygısız açıklamanın ardından, dün YPG’ye karşı hava harekatının başladığı saatlerde adını koyarak bu kez de IŞİD’li mahkumların alınmasını şart koşması başka bir saygısızlıktı. Türkiye için açık bir milli güvenlik meselesinde desteği böyle bir şarta bağlamak iki ülke arasındaki ilişki kalitesini düşüren bir istektir.