Şimdilerde Katar krizi giderek artan bir etkiyle gündemimizi işgal ediyor ama 16 Nisan’ın hemen sonrasında gündemimiz yeni ve güçlü bir atılım döneminin planlarıydı. Cumhurbaşkanı, en kısası 6 aylık olmak üzere 2017’ye kadar sürecek bir dizi plan için talimatlar verdi ve bunların birer yol haritası haline gelmesi için de çalışmalar başlattı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabulünden sonra, sistemin ülkeyle sağlayacağı faydaların görülmesi için hızlı davranmak doğrudur. Özellikle bizim gibi uluslararası sisteme entegrasyon ve bağımlılığı yüksek ülkeler için acil, hızlı ve tempolu yürümek gereklidir. Türkiye’nin özellikle tutturulması şu anda zor görülen 2023 hedeflerine ulaşmak için güçlü planlara ihtiyacı vardır. Ama aynı zamanda bir demokratik ve hukuki onarıma da ihtiyaç vardır. Sonuncusu 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere sarsıcı, yıkıcı ve bütün kesimleri derinden etkileyen süreçlerden geçtik. Lafı uzatmadan söyleyelim, bu süreçler tabiatı gereği geride hukuktan siyasete, ekonomiden sosyal hayata kadar bütün ünitelerde hasarlar bırakır. Yine lafı uzatmadan söyleyelim, yeni bir sistemin ilk adımları atılırken; yani hep birlikte yola çıkılırken kendisini ülkeye ait hisseden daha çok insanın olması iyi olacaktır. Onarım ihtiyacının siyasi boyutunu en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan bilir; o bahse girmiyorum Ancak, meselenin toplumsal ve hukuki boyutu siyasi boyutundan öncelikli ve acildir.