Her ne kadar bizdeki demokrasi eksikse ve eksikliğini artık bir veri olarak kabul ediyor olsak da iktidarın topluma karı sorumluğu sadece demokrasinin kalitesine bağlı değildir. Topluma açıklama yapılması gereken konular vardır ve bunlar geçiştirilemez. Anlatmanız, izah etmeniz, ikna etmeniz ve ikna edemiyorsanız da gereğini yapmanız gerekir. Seçimle işbaşına gelen iktidarların olmazsa olmaz sorumluluğu şeffaf olmaktır ve pek hazzetmeseler de kendilerini toplumun denetimine açmaktır.
Bizim ise bu açıdan büyük bir meselemiz var. Başkanlık Sistemi, zaten epeyi zayıflamış olan hesap verebilirliği neredeyse bitkisel hayata soktu. Bırakın hesap vermeyi, kamu idaresinde gizil kapaklı işlerin çetelesi dahi tutulamıyor. En başta da ihaleler. Davet usulü sistemin derinliği, parasal hacmi ve devleti uğrattığı zararı bilmiyoruz. Az da olsa sızan bilgilerle tahmin yapabiliyoruz ancak. Ya da hangi şirketlere ve şahıslara vergi istisnası sağlandığını… Niye sağlandığın da bilmiyoruz. En azı iki trilyon lirayı aştığını biliyoruz ama ücretli kesimin attığı her adım vergilendirilirken, kimin ne karşılığında vergi istisnalarından istifade ettiği bilgisine ulaşamıyoruz.
Gelelim şu...