Kazakistan’da olanlar öncelikle bu ülke rejiminin ayıbıdır. En zengin Orta Asya cumhuriyetinin halkının yoksulluğa ve yolsuzluk düzenine mahkum edilmesi başarısız devlet modelinin bir örneğidir. 30 yılı aşkın süredir istikrar ve düzen görüntüsü altında yaşanan adaletsizlik de Nazarbayev rejiminin sadece gerçeği gizlemekte başarılı olduğunun göstergesidir. Haksızlık, yoksulluk, gelir adaletsizliği gizlenmiş rejim sınırlı bir kesimi zengin ederken sadece bu perdeleme işine yaramış. Birkaç hafta öncesine kadar…. Şimdi cin şişeden çıktı ve o rejiminin sembolü Nazarbayev’in bile akıbeti belirsizdir. Mevcut rejimin kudreti de Rusya’nın iki dudağı arasındadır.
Bu manzara aynı zamanda Türk dünyasının da siyasi, ekonomik ve askeri gücünün, stratejik değerinin ne kadara zayıf olduğunu ortaya çıkardı. Hatırlatalım… Rusya duruma el koyana kadar, özelde Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan’dan oluşan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), genelde ise bütün Türki cumhuriyetlerin hiçbirisi olaylarla ilgili tavır bile belirleyemedi. Şimdi de hepsi Rusya’nın peşine dizilmiş durumda, Kremlin ne derse o istikamette açıklama yapıyor.
Türk dünyası kavramı heyecan verici mi, evet.
Soydaşlarımızın veya akraba halkların bağımsızlıkları mutluluk verici mi kesinlikle. Hele de SSCB zulmü altında geçen uzun on yıllardan sonra.
Peki, küresel düzeyde bir Türk dünyası kavramı siyasi ve stratejik açıdan anlamlı mı, muhakkak öyle.