Toplumun dezavantajlı kesimlerine özel imkanlar tanımak, destek sağlamak ve genel kuralların dışına çıkarak onları güçlendirmek bir devletin görevleri arasındadır. Önemli olan bu desteklerin de seçim yatırımı olarak değil, planlı programlı bir sosyal destek hamlesi olarak yapılmasıdır. Hızlı karar vermek her durumda çok iyi bir şey olmayabilir ve bilhassa sosyal destek bahis konusu olduğunda hakları geri almak zor olacağı için iyi düşünmek ve bilhassa da o desteğin sürdürülebilmesi adına iyi planlama şarttır. Öte yandan, popülizm her ülke için bir gelecek sıkıntısı ve öngörülemeyen maliyet demektir. Seçim kazanmak için belirli kesimlere imkan tanıdığınızda, sadece o imkanın toplam maliyetini ödemezsiniz. Beraberinde o kaynağı daha uygun ve katma değer üreten bir alana zamanında yatırmamış olmanın maliyetini de ödemek zorunda kalırsınız. Mesela, bütün emeklilere iki bayramda biner lira ikramiye vermek yılda 24-25 milyar lira para demektir. Bu parayla yaklaşık üç tane Yavuz Sultan Selim köprüsü yapılabilir. Ya da üç tane Marmaray… Tabii ki emekliye fazladan ödeme yapmak iyi birşeydir. Ama o parayı emekliler ve emeklilerin çocukları ve torunları için daha iyi değerlendimek mümkün mü sorusu da cevaplamaya değer… Mesela, o ödemeyi mutlaka vergi veya devlete ait bir imtiyazı satarak kapatmanız gerekir.