Yarın yapacağımız seçim ne asrın seçimidir ne de milattır ve ne de önümüzdeki yüzyılı belirleyecektir.
Önemli olduğu aşikardır ama tarihi şekillendirecek değildir. Baksanıza, geçmişte muhtarlık seçimlerine bile böyle büyük sıfatalar yakıştıran Cumhurbaşkanı Erdoğan da 31 Mart için bunları söylemiyor. Belki eski alışkanlıkla arada ağzından kaçırmıştır ama üstüne basa basa, “Tarihi seçim… Milat” vesaire demedi. Önceki seçimlerde yaptığı herşeyi tekrar yaptı. Yani muhalefeti ve muhalefet seçmenini hedefe koydu, DEM üzerinden Kürt seçmenin tercihlerini sorguladı, dış güçlerin kendisini hiç istemediği iddiasını bile tekrarladı… Ama “31 Mart milattır” diye bayrak açmaya gerek görmedi. Belki, 14 Mayıs’ta bunu çok tekrarladığı için, belki de daha Cumhurbaşkanlığı’nı kazandığı akşam seçmene İstanbul hedefini gösterdiği için iki seçimi birden milat saydı, kim bilir!
“Milat” veya “tarihi seçim” gibi esasen boş olsa da kulağa iddialı gelen lafların sebebi; tek adam, tek lider fikridir. Tek adam ve tek lider seçimden de demokrasiden de mühimdir. Birinci İstanbul seçiminde görüldüğü gibi tek adamı kaybettiği seçime seçim de denmez. Bir, üç, beş değil her defasında onun kazanması...