İçinde bulunduğumuz gergin, biraz umutsuz ve bir hayli sıkıntılı durumun sebepleri malum ama artık bunları sıralamak pek tesir yaramıyor. Hukuk, liyakat, şeffaflık, denge denetleme, kuvvetler ayrılığı, dünyayla ilişkilerdeki gerileme veya daha derinde eğitim, sivil toplumun zayıflaması gibi sorunlarımız var. Gayet tabii bu kadar problemi olan ülkenin ekonomisinin ve siyasetinin krize girmesi, girdikten sonra da çıkamaması normaldir. Herhangi bir alanda iyi netice almanın gerek şartlarının tamamına yakını diskalifiye edilmişse olumlu bir gelişme beklemek sadece hayaldir.
Türkiye’nin doğal potansiyeli veya daha da gerilemesi mümkün olmayan üretim gücünün üzerine bir şey koymadan yürümesinin güçlü bir ekonominin işareti sayılması bu yüzdendir. Kaçan fırsatı, geçen zamanı ve dünyanın gelişmesini hesaba katmazsanız kendinizi teselli edebilirsiniz. Enflasyona, yüksek faize, yüksek kura ve ağır borçlanma şartlarına da bahane bulabilirsiniz. Türkiye’yi, sonuçta çarkların bir şekilde dönmesiyle yetinen bir ülke seviyesinde görürseniz mesele yoktur. Oysa, bugünün dünyasında en umutsuz ve başarısız ülkelerde bile çarklar bir şekilde dönüyor.
Gelin görün ki Türkiye bu...