Kuvvetler ayrılığı zemininde, örgütlenme hakkı, şeffaflık, denetim, fikir özgürlüğü, akademik bağımsızlık, yerel yönetimlerin gücü, sanat ve bilim üretimi gibi üniteler demokrasiyi ayakta tutar. Böyle olduğu için de bütün demokratik ülkeler bu alanların gelişmesi için engelleri kaldırıp, her alanda insanların kendilerini ifade edebilmelerini önünü açmaya çalışırlar.
Bugün bile hâlâ demokrasilerin, etnik ve dini farklılıklar, sosyal değişimler ve teknolojik hareketin yarattığı etkiyle kendilerini geliştirmeye devam etmesi boşuna değildir. İnsanların daha fazla güven ve huzur içinde yaşamaları demokrasi teorisinin ve pratiğinin gelişmesine bağlıdır.
Bu ölçülere vurulduğunda Türkiye’de demokrasinin ileri düzeyde olmak şöyle dursun dünya standartlarının altında bulunduğu açıktır. Standartlarımız zaman zaman gelişse ve bazı yapısal sorunlar çözülmüş olsa bile, bugün o iyi noktada bulunmuyoruz. Güçlü bir hukuk sistemine sahip değiliz, kuvvetler arasında denetim olmadığı gibi denge de kayboldu, ifade hürriyeti yetersiz ve gayet tabii buna bağlı olarak medyadan sanata, akademiden sivil topluma karar bütün ünitelerde standartların bir hayli altında seyrediyoruz.
***
Ancak, genel tablodaki olumsuzluklara rağmen yine de yüksek katılımlı seçim geleneğine sahibiz….