İnsan gibi toplumun da problemleri olmasından daha kötüsü bunu inkar etmesi ve her şeyin yolunda olduğunu tekrarlamasıdır. Böyle durumlarda işlerin sadece iyi olduğunu söylemek yetmez, üzerine bir de gerçekte olmayan şeyler eklenir. Dozu giderek büyüyen bir başarı hikayesi anlatıldıkça büyür ve gelişir. Gerçekle anlatılan arasındaki mesafe o kadar açılır ki insanlar ikisinin ortasında bir yere rıza göstermeye zorlanır. “Tamam o kadar mükemmel değil ama söylendiği kadar da kötü değil”, gibi bir yere…
Türkiye’nin bugünkü tablosu gerçeği gözlerden uzaklaştırıp, iktidar hikayesinin iştahla tekrarlanması halidir. İyimserler, “gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” demeye devam etsin, huysuz yalanlar gerçeğin tepesine vurmaktaki maharetini geliştiriyor. Yakın tarihin en kötü ekonomik, sosyal ve dış politika tablosuna rağmen yaklaşmakta olan seçimin; sanki böyle bir atmosfer yokmuş gibi pek sıradan ve “seçimlerden bir seçim” seviyesine kadar gerileyen heyecanı bundandır. Hikaye gerçeği bastırmaktadır…
Açık ki ekonomi iyi değil ve dahası bugünkü kötü yönetim gelecek yılları da ipotek altına alacak kadar büyük...