Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Katar’a karşı hamlesi gerilemiyor, genişliyor. Ablukaya yeni ülkeler katılıyor ve üç aşağı beş yukarı iyi dilek ve temenniler dışında Katar’ın derdine derman olacak bir girişim de görülmüyor. Krizde en aktif rol üstlenen ülke Kuveyt olduktan sonra varın gerisini düşünün… Durumun vehametini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden aktaralım: “Hakkında adeta bir idam kararı verilen bir ülke söz konusu…” Erdoğan devamında, “Suudi Arabistan Kralı, Körfez’in büyüğü olarak bu işi çözmelidir, atılması gereken adımlara öncülük etmelidir diye özellikle düşünüyorum” diyor. Diyor ama malum, sorunu başlatan ablukayı isteyen ve Katar’ın gırtlağına çöken bizatihi Kral’ın kendisi. Erdoğan, bunu bildiğine göre muhtemelen Suudi yönetimine nazikçe, durumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri mesajı veriyor. Hasılı Katar meselesi hem Katar’ın aleyhine, hem de isteklerimizin hilafına gelişiyor. *** Tıpkı, bir ölçüde himayemiz altında bulunan ve özel ilişkilerle zenginleştirdiğimiz Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de içinde bulunduğu unsurların hepsinin birden bağımsızlık referandumu için kesin tarih açıklaması gibi. 25 Eylül’de sandığa gidip, bağımsız bir devlet olmayı oylayacaklar. Devlet olarak buna da karşıyız. Özellikle, Kuzey Suriye’de sadece 2 yıl içinde 800 kilometrelik sınırımız boyunca PYD markalı fiili özerk yönetim kurulmasından sonra daha fazla karşıyız gibi görünüyor.