Ekonominin içinde bulunduğu durumun sebebi olan üretim eksikliğinin nasıl olup da aşılacağına dair, iktidar merkezli bir yaklaşım duyulmuyor. “İnşaat mı üretim mi ya da geleneksel altyapı yatırımları mı ileri teknoloji mi” soruları hala cılız tartışma konuları olmaktan öteye geçemiyor. Açık ifade etmek gerekirse, ağır finansal problemlere rağmen inşaat hala ekonominin dinamosu olma özelliğini koruyor. Belki bilinen kredi riski nedeniyle şimdilik sahada etkinlik azaldı ama felsefe olarak umut hala orada aranıyor. Biz parayı inşaata yatırırken bizim gibi gelişme sürecindeki ülkeler ve zaten gelişmiş olanlar ne yaptılar, sorusunu tekrarlamaya gerek yok.