Herhangi bir alanda birikmiş, derinleşmiş ve hatta kangren olmuş problemlerimizi çözememe kabiliyetsizliğimiz meşhurdur. Bir problemi bitirmektense onunla yıllarca yaşamaktan keyif alırız.
Çözümün parçası olmak yerine problemin taraflarından biri olup fırsat kollamak herkesin değilse de çoğunluğun işine gelir. Çözümsüzlük can yaktığında da biraz feveran edilir, sonra sil baştan aynı şeyler yaşanır. Problemlerimiz hep böyle büyür.
Türkiye’de futbol da böyle büyüyerek bir problem haline geldi. Önceki akşam oynanan ve tamamlanmayan İstanbulspor-Trabzonspor maçı bir kez daha gösterdi ki Türk futbolu da çözümsüzlük listesinin başlarında yuvalanan bir problemmiş. Futbolun tek meselesi de Faruk Koca değilmiş. Meğer, maçların tamamlanamadığı bir keşmekeş, güvensizlik ve tepki ortamı büyümüş ve artık taşmaya başlamış...
Faruk Koca tepkisini olmadık şekilde göstermişti. Tanıyanlarının, bilenlerinin ve arkadaşlarının kendisinde hiç görmediği hatta tahmin etmediği bir öfke maç sonunda patlamıştı. Kendisi de hicap duyduğu için fazla söze gerek yok; keşke patlamasaydı, keşke takımının uğradığı haksızlıkları başka yolla ifade etseydi. Ne var ki Faruk Koca’nın asla...