Sadece ülkeyi çevreleyen terör ve güvenlik atmosferi değil, bununla yakından ilgili olarak diplomatik süreçler de yaşamakta olduğumuz gerilimi canlı tutmaya namzettir. Suriye’de yapılmakta olan Türkiye’nin bugüne kadar hiç tecrübe etmediği çapta büyük bir girişimdir. Operasyonların çapını büyüten ise aynı anda iki büyük terör örgütünü birden etkilemesi ve elbette Rusya ile olan ilişkilerin alanının genişlemesidir. Bir başka ifadeyle asıl olarak Türkiye için alışılmadık olan şey, bugüne kadar yaptıkları ve yapmadıklarıyla Batılı ittifak düzeni içerisinde seyrederken şimdi bu düzenin rakibi Rusya ile koalisyon halinde bulunmasıdır.
Yaklaşık 5 yıldır en başta ABD ve buna bağlı olarak da Avrupa, Suriye’de gereken adımları atmadı. Onların bıraktığı boşluğu ise önce İran ardından güçlü bir şekilde Rusya doldurdu. Bütün bunlar olurken, ABD buradan yükselen kaygıları giderici bir politika da izlemedi. PYD’nin Kuzey Suriye’de neredeyse bir devlet gücüne ulaşması kaygıların zirvesi oldu.
Ne var ki sadece PYD değil, aynı süreçte IŞİD de Türkiye için bir belaya dönüştü. Sonuçta Ankara, çözümü çok zor bir denklemin ortasında kalakaldı. Fırat Kalkanı operasyonu bu denklemin hiç olmazsa bir satırını çözmek için yapılan hamleydi. Bir kez daha tekrarlayalım; geç kalınmış bir hamleydi üstelik…