Sayıları pek az, birkaç değerli tarihçi ve araştırmacı istisna tutulursa tarihe bakış aşırı siyasi ve şahsidir. Bilhassa Osmanlı’nın son dönemine ve Cumhuriyet’in neredeyse tamamına böyle bakmak çok tabii bir tutumdur. Sevdiklerimiz vardır ve o sevdiklerimiz korumak için değer verdiklerimiz. Öte yandan nefret ettiklerimiz ve o nefreti canlı tutmak için nefret listesine yazdıklarımız. Bu haliyle herkes tarihle yakından ilgilidir. Hatta, siyasi pozisyonunu tahkim maksadı o kadar güçlü ki eğitimli eğitimsiz herkes bir yönüyle tarihçidir. Ne yazık ki bu yüzden; yani, gündelik siyasetten yola çıkan ve tarihi bugünden geriye doğru yazan bu iştahlı tarihçilik de en büyük meselelerimizden birisidir.
Bir yandan resmi tarih öte yandan meşrebe ve şahsa özel ideolojik tarih karartması altında araştırmaya ve bilimsel metoda dayalı...