Ne kadar sansasyonel ve sonuçları sarsıcı süreçler yaşanırsa yaşansın Türkiye’nin bir numaralı ihtiyacı hiç değişmiyor. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız vardır… Bugün değil, dün değil; 12 Eylül Anayasası’nın yazıldığı günden itibaren yenilenmesine ihtiyaç vardı. Sahibinin asker olması, içeriğinin vesayetçi ve çağın gerisinde olmasından tutun da insana, kültüre, inanca dair cimriliğine kadar birçok sebepten dolayı anayasa yenilenmeliydi. İyi bir metin olmadığı için ihtiyaca cevap veremediği için yarıdan fazlası da değişmiştir.
Anayasa sistemin beynidir. Nasıl ve ne kalibrede bir millet olduğumuzun ilanıdır, yani kalitemizin göstergesidir. Hasılı, bir demokraside anayasa veya anayasa prensiplerinden daha değerli bir metin veya ilham kaynağı yoktur.
Atfedilen bu önem, geriye dönüp bütün meselelerimizin, çözülemeyen dertlerimizin ve atamadığımız adımların gerekçesi olarak 12 Eylül Anayasası’na yüklenmeyi de gerektirmez. Bir gerekçe olmaksızın da bu anayasa zaten iyi bir şöhrete sahip değildir. Raf ömrü bitmiş, ruhu çoktan buharlaşmıştır.
HER DERDİN DEVASI DEĞİL AMA...