Kendimizi bu topraklarda bildik bileli, en yakın miladı Tanzimat olmak üzere medeniyet istikametinde bazen iştahlı bazen cılız; bazen planlı bazen de gelişigüzel bir yürüyüşümüz var. Bu topraklara geliş maksadımız dahi esasen bu yürüyüşün eseridir. Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyet’in kuruluşu da bu çabayı devam ettirir. Çok şeyler yaptık, çoklarını da yapamadık. Birçok sahada adım attık elbette ama muasır medeniyet seviyesinin 20 ve 21. yüzyıldaki akıl almaz sürati karşısında attığımız her adım maksadı hasıl ettirmedi. Bu sürat sebebiyledir ki kendimizle yarışta pek çok zaferimiz olmakla birlikte milletler ailesinde aynı neticeye ulaşamadık. Sanayiyi, teknolojiyi, uçağı, arabayı, makinayı, silahı, tıbbi yenilikleri, bilgisayarı, dijital devrimi; şimdi de yapay zekayı keşfeden ve üreten ülkelerle aramızdaki mesafe kapanmadı. Eğitim, kültür, sanat, edebiyat, müzik, sinema, mimari, spor vesairede de sıralama aynıdır. Artık malum ki, yaratıcılık, üretkenlik, icat kabiliyeti ve elbette sermaye birikimine sahip olan ve olmayan milletlerin yarışında hep aynı netice mukadderdir.