Başta PYD/YPG olmak üzere IŞİD’le mücadele ve genel olarak Suriye’nin geleceği konuları bir hayli sıkıntılıdır. Birbiri içine girmiş ittifaklar, sürekli değişme potansiyeli içeren hesaplar ve en nihayet sahada elde edilen avantaları korumak adına her türlü hamlenin göze alınabilmesi geçici bir çözümü bile imkansızlaştırıyor. Türkiye, sınırındaki tehdidi gidermek adına baskıyı artırdıkça defansın artması da bu yüzdendir. ABD’nin açıktan, Rusya’nın da sessiz kalarak bu dirence ortak olması da aynı mantığın sonucudur. Ancak, dış politikada; bilhassa da Suriye’de temel problem bizatihi dosyaların zorluğu kadar bu dosyanın ABD ile ilgili boyutları bulunmasıdır. ABD Başkanı’nın hızlı ve seri karar alma şehveti uğruna verdiği “çekilme” sözü ve bu söze bağlı olarak planlanan diğer gelişmelerin birkaç gün içinde deforme olması bunu gösteriyor. Probleminizin bir parçası ABD olduğunda sorun iki kat büyük demektir. Türkiye’nin şimdi yaşamakta olduğu da budur. Trump’ın açıkladığı çekilme kararının özü şuydu: ABD askerleri 30 gün içinde Suriye’den çıkacak. IŞİD’le mücadele sorumluluğu Türkiye’nin üzerinde olacak.