Küreselleşmenin faydaları vardı; üretimin ucuzlaması, rekabet, fırsat eşitliği veya dezavantajlı toplumlarda refah artışı ve demokratik kontrol… İnsanlık 20-23 sene bu imkanlardan yararlandı ve yine küreselleşmenin doğurduğu eşitsiz bütünü dünyada gerilime yol açmaya başladı. Zengin fakir arasında uçurumun artması, mülteci ve göçmen akınlarına karşı hükümetlerin yetersiz veya kayıtsız kalması, işsizlik ve ücretlerin azalması vesaire…
Uzatmayalım, küreselleşmenin çözemediği problemler popülizmi güçlendirdi. Trump, Putin, Orban, Modi gibi liderler bütün problemleri sınır tanımaz şekilde manipüle ettiler ve artık demokrasi içinde otokrasi diyebileceğimiz bir düzeni norm haline getirdiler. Bizim de hiç yabancı olmadığımız bir düzen bu.
Şimdi ikinci Trump dönemiyle bu yeni düzenin küresel çılgınlık ve kural tanımazlık aşamasını tecrübe etmeye başlıyoruz.
Aslında ortada bir sistem ya da mantık yok. Güce dayalı bir iştah; bazen blöf, bazen fırsatçılık, bazen de oldu-bitti ile iş görmeyi deneyen bir lider türü. İşadamı kafası da değil, çünkü iş böyle yapılmaz. Kaldı ki Trump sanılanın aksine hiçbir zaman başarılı bir işadamı olamadı. Sürekli borç içinde ve sürekli...