Sonuç beklenmedik değildi ama Trump’ın ABD Başkanlığı’na seçilmesi yine de şok edicidir. 2016’daki ilk zaferinden daha da şok edici çünkü kişisel olarak bütün olumsuz özellikleri sahip olan, üzerine ilk başkanlık döneminde yeni kötü özellikler ekleyen bir ismin hepsinden sıyrılıp yeniden zafer kazanması demokratik dünyanın tecrübesiyle örtüşmüyor. Ne var ki, Amerikan seçmeni için bütün bunlar sorun olmadığı gibi meziyet sayıldı. Böylelikle, Demokratların kötü adayına karşılık kötülüğün timsali bir isim kazandı. Trump, heyecansız, beceriksiz ve iddiasız Harris’e karşı lümpen, maço, kuralsız, demokrasi ve hukuk duygusundan uzak kimliğine rağmen büyük bir üstünlük kurmakta zorlanmadı.
Ne olursa olsun, bir dönemin ardından yeniden seçilerek başkan olabilmek tartışmasız büyük başarıdır.
Dünyanın bundan sonra nasıl şekilleneceği, ABD-Rusya/Çin dengeleri, Trump’ın Avrupa’yla bağlarını ne kadar gevşeteceği yahut iddia ettiği gibi bölgesel krizlerden ne kadar uzak duracağı merak konusu. Bu alanlarda bazen sarsıcı, bazen standart, bazen de tersine gelişmeler olacaktır. ABD’nin yapıp ettikleriyle dünyayı...