Sanayisi, teknolojisi, dijital kapasitesi, tarımı, eğitimi ya da kültürü sanatı bir türlü sıçramaya yapamayan, dünyayla yarışta gerileyen bir ülkenin futbolu mu ilerleyecekti? Hemen evet demek, futbolu kötü yönetenlere ödül olur. Biraz duralım… Türkiye, bütün sektörlerde geri kalırken futbola her zaman ayrıcalıklı bir çıkış ve ilerleme alanı bırakmayı bildi. Parasını, ilgisi esirgemedi…
Gelin görün ki futbol ve spor da her alandaki sorunlu zihniyetin parçasıdır; bileşik kaplardan bir kaptır. Onun seviyesi de ötekiler neyse o kadar olacak, deyip geçelim. Ayrıca, daha birkaç hafta önce olimpiyatlarda bütün spor dallarında yaşanan büyük fiyasko da aynı şeyi söylemiyor mu? Disiplin, devamlılık, kapasite artırımı, teknik gerekince denkleme giremiyoruz. Geriye slogan ve hamaset kalıyor. Batı ile ne kadar birikmiş travma varsa hepsinin üstesinden gelmek için herhangi bir spor müsabakasını fırsat bilmenin ömrü kısa oluyor. Bütün spor branşlarının temsil edildiği olimpiyat öyle oldu; Avrupa’ya sesimizi duyurmanın en kestirme yolu olan futbol da iki büyük kulübün Şampiyonlar Ligi’ne havlu atmasıyla geldi olimpiyatın yanında yerini aldı.
Evet, amatör futbolu önemseyen ve...