Ukrayna işgalinde geçen her gün, işlerin Putin’in planladığı gibi gelişmediğini gösteriyor ama aynı zamanda Rusya rejiminin dünya için tahmin edilenden daha büyük bir tehlike olduğunu da anlatıyor. Haksız ve hukuksuz bir saldırıyı yapmanın beklenmedik sonuçlarıyla yüzleşir yüzleşmez, nükleer savaş tehdidi yapabilecek kadar sorumsuz bir yönetimle karşı karşıyayız. Kendi hatalarıyla kırdığı onurunu kurtarmak adına bütün dünyayı ateşe atabilecek bir tehdit orta yerde duruyor. Eş zamanlı olarak Rusya, elindeki savaş makinasıyla Ukrayna’yı yakıp yıkmaya devam ediyor.
Neyse ki dünya, işgalin arifesinde kaygı verici görüntü veren tutumunu değiştirdi ve gerçek bir reaksiyon göstermeyi başardı. ABD, Avrupa ve NATO ülkelerinin Rusya’ya karşı tutumu hızla şekillendi ve yıkıcı bir ekonomik yaptırım paketi hayata geçirildi. Kendi ticari kayıplarını da göze alarak ellerini tayın altına koydular. Görülmemiş bir izolasyon, dışlama ve köşeye sıkıştırma politikası her sahada uygulanıyor. Ukrayna’nın yanında, savaş hariç ne yapılabilecekse yapılıyor. Hatta, AB ve üye birçok ülke savaş halinde silah yardımı yapmama kuralını bozarak Ukrayna’ya silah gönderiyor.
Rusya işgaline karşı çıkmayan ve bir şekilde yaptırım ya da sert tepki dahi göstermeyen üç blok bulunuyor. İslam dünyası, Arap Ligi ve bizim özelimizde de Türk Devletleri Teşkilatı… Bu grupların üçünden de ses çıkmadı, çıkmıyor. “Dünya”yı ve dünya adına bir girişimde bulunmayı tamamen ABD ve Avrupa’ya devretmenin konforunu yaşıyorlar. Barışta kıyasıya eleştiren ama savaşta sütre gerisine bekleyen garantili bir pozisyon alışmış durumdalar.