Türkiye’nin yüksek enflasyonla yaşadığı yıllarda bugünkü gibi rakam tartışmaları olurdu. Enflasyon ne kadar? Hükümetin dediği doğru mu? Ya da hesaplama sepeti gerçeği yansıtıyor mu? gibi sorular büyük tartışma konusu olurdu. O laf kalabalığı zamanlarında bir işadamı çıkıp şöyle demişti: Enflasyon vatandaşın hissettiği kadardır. Doğrusu da budur. Vatandaş bakkalda, markette hayat pahalılığını ne kadar hissediyorsa gerçek enflasyon da o kadardır. Bugün ciddi bir ekonomik sarsıntının içinden geçiyoruz ve yaşamakta olduğumuz şeyin kriz mi yoksa dalgalanma mı olduğu konusunda son derece ciddi bir görüş ayrılığı var. O kadar ki kriz diyenler dış güçlerin adamı veya hain olmayı göze almak zorundalar. Böyle olduğu için de tanımdan işin özüne gelmek neredeyse imkansızdır. Ama hayat akıyor, günler geçiyor ve problem derinleşiyor. En iyisi yine aynı ölçüyü kullanmak: Vatandaş ne hissediyorsa yaşadığımız şey odur.