Dışişleri Bakanlığı biraz geç de olsa Çin hükümetinin Uygur Türkleri’ne yönelik eski çağlardan kalma toplama kampları uygulamasını eliştiren bir açıklama yapmıştı. Böyle bir tavrın eksikliği, sadece bizim için değil bütün İslam ülkelerinde epiyidir hissediliyordu. Özellikle, Uygur Türkleri’nin çaresizliği ve sahipsizliği dikkate alınırsa böyle bir yaklaşım bugün sonuç üretmese bile kayda geçirmek açısından değerlidir. Ne yazık ki Uygur meselesi tamamıyla dışımızda kaldı ve uzun süre başta toplama kampları olmak üzere bütün insanlık dışı asimilasyon programlarının haberlerine dahi erişilemez oldu. Sadece bizim değil bütün dünyanın… BBC ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların çalışmaları olmasa dünya olup bitenden haberdar dahi olamayacaktı. Duyarsızlık ve ilgisizlik bu boyuta ulaşmış bulunuyor. Mesele bu noktaya vardığı için de Türkiye’nin uluslararası meselelerde ahlaki ve insani tutum koyma özelliği geliştirmesi ve unutturmaması gerekir. Sadece Uygur meselesi değil… Rusya’nın ilhakıyla tamamen oldu bittiye mahkum olan ve kapalı kapılar ardına saklanan Kırım meselesinde de benzeri bir alaka şarttır. “yapanın yanına kar kalıyor dünyası” ne kadar mesafe alırsa alsın yaşanan zulmü ve baskıları görmek, duyurmak ve o halklarla dayanışma içinde olmak hala bir önleyici tedbirdir. Bu insani reaksiyonu hissettirip uluslararası kuruluşları harekete geçirmek de bir mücadele yöntemidir.