Yeni dönemin; yani, 28 Mayıs sonrasının önceki dönemle farkı ekonomide rasyonel politikalara dönüş kararı oldu. Gayet tabii bu karar beş yıla ulaşan müzmin ve yakıcı ekonomik krizin kaçınılmaz sonucuydu. Deniz bitmişti ve Türkiye bir yandan ağır hayat pahalılığı bir yandan da makro dengelerde telafisi imkansız noktaya gelen bozulma ekonomide makul ve mantıklı olmayı zaruri kılıyordu. Bir tercih değil mecburiyetle Türkiye rasyonel yolu seçmek zorunda kaldı. Dünyanın, ülkenin ve hayatın gerçekleri beş yıl boyunca denenen ve her biri durumu daha da kötüleştiren teorileri rafa kaldırttı. Sonuçta, yeni bir keşif yapılmadı; zaten bilinen ve daha önce de denenip olumlu sonuçlar veren politikalara dönüldü. Biz de buna “rasyonelleşme” dedik...
Muhalif-muvafık büyük çoğunluk bu yeni atmosferi benimsedi çünkü mantık dışı uygulamalar ülkenin taşıyamayacağı boyutu çoktan geçmişti. Türkiye o kadar çıkmazdaydı ki hiç olmazsa bir yerinden geri dönmek bile fark yarattı. Bununla birlikte herkes, başta hukuk olmak üzere adil bir ihale yasası, liyakat, ehliyet, rasyonel dış politika ve benzeri ünitelerle desteklenmediği müddetçe sadece enflasyonla mücadele odaklı bir politikanın sonuç...