Son zamanlarda çok sık duyduğumuz ama hayata geçemeyen “dostları artırmak/düşmanları azaltmak” fikri esasen bükün ülkelerin tatbik etmekte sakınca görmeyecekleri ve fayda elde edecekleri bir politikayı ifade ediyor. Bu sadece ekonomik kalkınma veya güvenlik arayışındaki nisbeten riskli ülkeler için değil, ABD ve Rusya gibi süper güçlerin de olmazsa olmaz ihtiyacıdır. Mesela, son günlerde rahip krizi üzerinden tehdit yağdıran ABD’nin de yapabileceklerinin sınırı Türkiye’yi kaybetmek riskini almaya kadar gidemez. Afrika’da adı bilinmez bir ülke için bile çaba gösteren süper güçler bu prensibi kolaylıkla bozamazlar. Yakın zamanda görüleceği gibi bozamayacaklardır da… Dostları artırmak, ekonomik ve diplomatik güvenlik alanını genişletmektir. Yani, yabancı finans ihtiyacınız varsa veya yabancı yatırımı çekerek ekonominizi büyütmeniz gerekiyorsa dostluklar temel sermayedir. Sayılarını artırmak zorundasınız. Dış politikada dostluk denilen şey esasen çıkar birliği demek olduğuna göre bu prensip karşılıklı çıkar birliğini kurup sürdürmek demektir. Karşılıklı bağımlılık ve gelecek perspektifi isteyen bir ilişki biçimidir. Beraberinde dünyayla aynı dili konuşmak, evrensel değerleri sahiplenmek ve bunlar için çaba göstermeyi de içerir.