Harekât ve ardından gelen mutabakatlar (Ankara ve Soçi) Türkiye’nin Suriye’de denkleme güçlü bir giriş yapmasını sağladı. Şimdiden sonra hedef, bir yandan harekâtın hedeflerinin önemli bölümünü taahhüt eden mutabakatları takip etmek öte yandan da genel olarak Suriye’de suların Türkiye lehine durulmasını sağlayan siyasi adımlara odaklanmak olmalıdır. İç savaşın başından bugüne kadar Suriye meselesindeki yaşadığımız büyük kayıpları telafi etmek için önümüzde hala uzun bir mesai dönemi bulunuyor. Yeni Suriye anayasası süreci ve yeni dönemde Suriye’nin siyasal yapısının Esad (Rusya ve İran) tekelinden kurtarılıp geniş katılıma emanet etmek öncelikli hedef olmalıdır. Esad, başta ABD ve sonrasında Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin hataları ve bazılarının saf değiştirmesi gibi büyük değişimlerden istifade ederek ayakta kaldı ama herkes biliyor ki Şam’da O’nun iktidarı sürdüğü müddetçe ülkesi huzur bulmayacak ve göçmenler de geri gelemeyecek. Dolayısıyla Türkiye’nin Ekim ayı içinde elde ettiği inisiyatifi genişleterek Suriye’de özgür seçim için baskı yapması ve hem Rusya hem de ABD/Avrupa’yı sandığı bir an önce kurdurmak için zorlaması lazımdır. Esad’ın özgür ve hilesiz bir seçimi kazanabilmesi mümkün değildir. Katliam, sürgün ve göçe rağmen Esad rejimine destek hala azınlıktadır ve ciddi bir rakibi bulunmamasına rağmen seçim kazanma ihtimali yoktur. Başta Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenler olmak üzere Ürdün, Lübnan, Irak gibi ülkelerde bulunanlar ve Avrupa’da da sayıları bir milyonun üzerindeki göçmenler oy verebildiği takdirde Esad kazanamaz. Hâlen ülkelerinde yaşayan Suriyelilerde bile Esad’ın kesin üstünlüğü bulunmamaktadır.