Suriye’de ne oldu?
Suriye halkı, demokrasi, çok partili özgür seçim ve Kürtlere vatandaşlık istedi.
Ancak Esad, yönetimini borçlu olduğu Rusya ve İran’ın ‘demokrasi gelirse sen gidersin’ telkinine kulak verdi; halkını katletmeye başladı.
ABD ve AB’nin başat devletleri Esad’a sert tepkiler gösterdiler. Ancak tepkiler ‘sözde’ kaldı.
“Esad’sız Suriye” dediler, muhalifleri güçlendirme kararı aldılar, ancak ardından ‘vereceğimiz desteğin kime gideceğini bilmiyoruz’ diyerek adım atmadılar.
Suriye ordusundan ayrılan subayların kontrolündeki ‘ılımlı muhalefet’ desteklenmeyince, vahşi yöntemler kullanan ve uluslararası terör örgütlerinden destek alan ‘radikal’ gruplar güçlendi. Bu da ılımlı muhalefet güçlerini daha da zayıflattı.
ABD ve AB inisiyatif alamayınca Rusya ve İran inisiyatif aldı, Esad’a paralı asker ve silah yardımını arttırdı.
Esad da bu destekle halkına karşı ‘kimyasal silah’ kullanmaya başladı.
Batı, ‘lafta’ daha da sertleşti, ‘kimyasal silah kırmızı çizgimiz’ dedi; ancak BM’nin ‘Esad kimyasal silah kullandı’ raporuna rağmen, hiçbir adım atmadı.
Esad’ı ‘halkını katleden lider’ olmaktan kurtaracak ‘daha vahşi’ bir aktör üretildi ve dünya kamuoyunun dikkati ona yöneldi: DAEŞ/IŞİD!