AK Parti’de, 7 Haziran seçim beyannamesine ilişkin en çok üzerinde durulan 3 tespit vardı:
1- Somut vaatler çok sayıda vaat arasından yeterince öne çıkarılamadı ve ‘akılda kalacak’ şekilde sunulamadı.
2- Muhalefet partileri ‘parasal vaatler’i vurguladı; bu da kamuoyunda etkili oldu, AK Parti’nin ‘vatandaşı ihmal ettiği’ algısı yarattı.
3- AK Parti, muhalefet partilerinin vaatlerine ‘cevap yetiştirme’ durumunda kaldı, kendi vaatleri konusunda gündem yaratamadı.
Bu tespitler, 1 Kasım beyannamesinde de ‘muhalefetin vaatlerini karşılamaya odaklanmak’ gibi bir tuzağa düşürebilirdi.
Ama öyle olmadı.
Partilerin seçim beyannamelerine bakıldığında 7 Haziran’a göre bir temel fark ortaya çıktı:
Muhalefet partilerinin seçim beyannameleri 7 Haziran’ın tekrarı gibi; vaatlerinin ilerisine geçemediler.
AK Parti ise ‘muhalefete cevap odaklı’ beyannameden, ‘muhalefeti geride bırakan beyanname’ye geçmeyi başardı.
Bu fark AK Parti’nin hedeflerinden birinin ilk ayağıydı. İkinci ayak, seçim kampanyasında bunları seçmene ‘somut ve net olarak’ anlatmak...
Muhalefet ‘işe yaradı’ diyerek daha ileri bir çalışma yapmadı; AK Parti ise ‘neyi anlayamadık, neyi anlatamadık’ kaygısıyla doğrudan seçmene sorarak ihtiyaç ve beklentileri araştırdı.