Bugün bu köşeyi bir gazeteci kardeşime bırakmak istiyorum.
Avrupa’nın ortasında, Bosna’daki Müslüman Boşnak katliamına (1992-95) çocuk gözleriyle tanık olan gazeteci Emine Şeçeroviç-Kaşli’ye.
Şeker’e ‘şeçer’ derler, Anadolu’nun birçok yerindeki gibi.
İç savaş ve devlet/milis gücüyle yapılan soykırıma tanıklığını anlattığı “Kurşunların da rengi var” kitabı 5. baskısını yaptı.
Yıllar önce Saraybosna’da tanıştığımda, “Şimdi Sırplarla, Hırvatlarla aranız nasıl” diye sormuştum, ‘iç barış’ umuduyla.
- “Bazıları hala ‘kaç kişi kaldınız’ diye soruyorlar. Ben de ‘Türkiye var’ diyorum. Bu kez ‘Türkiye’de kaç Boşnak var ki’ diyorlar. Ben de ‘Türkiye’de 72 milyon Boşnak var’ diyorum. Susuyorlar” demişti.
Hala içimi yakar o ‘dinci/faşist’ ruhun sönmemiş olması.
Ve hala gözlerimi yaşartır o söz: Türkiye’de 72 milyon Boşnak var.
Bugün “Türkiye’de 80 milyon Boşnak var” diye yazarken olduğu gibi...
***
Boşnak meslektaşım, kardeşim dün şunları yazdı Twitter’da:
- “Canlı canlı katliama şahit oluyoruz. Dün yaşayan bendim, şimdi izleyen benim. Kendimi parçalayasım var çaresizlikten.
- “Halep’ten sağ çıkacak bir Emine olacak mı bilmiyorum. Ama olursa gelsin yüzümüze tükürsün.”
- “Bosna savaşında çocuk aklıyla düşünürdüm ki, ‘dünya bilmiyor neler yaşıyoruz, yoksa yardım ederlerdi.’ Ne safmışım!”
- “BM’nin alarma geçmesi demek, 20 yıl sonra Halep’ten özür dilemesi demektir.”
- “Yılbaşı yaklaşıyor, havai fişekler patlayacak. Ben hala sevmem, kulaklarımı kapatırım. Bombaya benzetirim. Halepli çocuklar da sevmeyecek.”