Gazeteci, hele gazeteyi yapan editörler, yazıişleri müdürleri, yayın yönetmenleri, “Bu başlık haberi tam anlatıyor mu, maksadı aşan veya aksi bir anlam yükleyen bir ifade mi” diye bakarlar.
Herhangi bir ‘suç’a ilişkin haberlerde çok daha kritik bir tartışma yapılır; “Bu haberi hangi başlıkla verirsek suç ve suçluya hizmet eder duruma düşmeyiz?”
Bazen etkili bir başlık, manşet sırf suç ve suçluya yarayabileceği için çöpe atılır...
Bunu en iyi yayın yönetmenleri bilir.
Zira en tepeye çıkana kadar bu tartışmaları en çok onlar yapmıştır; üstelik kaç kez ‘manşet şehveti’ ve ‘kişisel öfkelerinin’ tuzağına da düşerek...
Deneyimli gazeteciler, özellikle de yazı işleri deneyimi olanlar, başlıkla haberin tamamı arasında bir ‘tuhaflık’ varsa bunu ‘anında’ anlarlar.
Hangisinin ‘eleştirel gözle bakma’ olduğu, hangisinin ‘yayın politikası’ gereği yapıldığı, hangisinin ‘dikkatsizlik, özensizlik’, hangisinin ise‘kasıtlı’ olduğu ‘medya okur-yazarları’ için detektiflik gerektirmez.
Medyada birbirine rakip/muhalif gazeteciler bu konuda işler çığırından çıktığı zaman ortak tavır da alırlar.
Örneğin ‘köprüden intihar’ haberleri çok okunur.
İntihar edenlerin dramatik hayat hikayeleri etkileyicidir.