Dün TBMM’de, HDP’li Osman Baydemir, Özgür Suriye Ordusu’nun TSK desteğiyle yürüttüğü El Bab operasyonunu eleştirdi ve “Ne işimiz var El Bab’da? Niye oradayız?” diye sordu.
Ardından CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, benzer bir açıklama yaptı: “TSK’nın, bölge ülkelerinin ve BM’nin desteği olmadan El Bab’a girmesi faciadır, cinayettir.”
İki yıl geriye gidelim.
İki partinin liderinden aynı gün yapılan iki açıklama vardı.
9 Ekim 2014’te, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye Tezkeresi’ndeki “Türkiye’de yabancı ülke askeri bulundurulması” ifadesine karşı çıkarken, “Gelin, askerimizin kara harekatını Kobani’nin kurtarılması ve IŞİD’ten temizlenmesi amacıyla sınırlandıralım. Halkımızın akrabalarını IŞİD’in öldürmesine izin vermeyelim. … Benim ülkemin insanına ve onların akrabalarına bir terör örgütü müdahale etmemelidir. Türkiye yeri ve zamanı gelince de gücünü göstermelidir. Burada da bizim tereddüdümüz yok. Ve biz IŞİD’den o insanları korumak ve geri gelmek istiyoruz. Kendi komşularımızda, akrabalarımızın olduğu coğrafyada bir katliamın yaşanmasına izin vermek istemiyoruz. Eğer orada bir katliam olur, AKP onu seyrederse bunun bedelini öder” dedi.
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriye’de olup bitenleri dışımızda bir olay gibi değerlendiremeyiz” sözüne atıf yaparak şöyle konuştu: “Suriye bizim iç meselemizse, Kobani’de yaşananlar bizim evimizin içinin meselesidir. … Kobani’ye sahip çıkmanın çok değişik yöntemleri var. Kobani’ye somut yardım ulaşamazsa, onun adı yardım olmayacak. Türkiye dışında başka kanal yok.”