Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali üzerine 'tarafsızlık' konumunu değiştirerek NATO üyeliğine yönelen İsveç ve Finlandiya ile ilgili 'ilk değerlendirmesini' yaptı.
Erdoğan, "Biz şu anda İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içerisinde değiliz" dedi.
Bu 'serin' havayı, diplomasi çevrelerinden bir süredir alıyordum.
Erdoğan'ın hassasiyeti, NATO üyelerinin, söz konusu Türkiye olunca 'terörle mücadele' konusunda müttefik gibi davranmamaları.
Cumhurbaşkanı, bunu açıkça ortaya da koydu.
Önce, 1960-70'li yıllarda Kıbrıs'ta Türklere yönelik katliamların ortağı olan Yunanistan'ın 1980 darbesi sonrası NATO'ya alınmasına dönemin darbe yönetimi tarafından izin verilmesini 'yanlış' diye niteledi.
Sonra da, "Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı NATO'yu da arkasına alarak takındığı tavrı biliyorsunuz. Bu konuda ikinci bir yanlışı Türkiye olarak işlemek istemiyoruz" dedi.
Arkasından da, esas olarak İsveç'i kast ederek, "İskandinav ülkeleri ne yazık ki terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi. PKK'sı, DHKP-C'si İsveç'te, Hollanda'da yuvalanmış durumdalar" diye ekledi.
***
Bugün Türkiye, terör örgütü PKK ve diğerlerinin yanı sıra, uzantısı YPG terörüyle de mücadele halinde.
Bu mücadelede NATO içinde sadece ABD, Almanya ve Fransa değil, kendi eliyle üye yaptığı Yunanistan'dan da 'düşmanlık' görüyor.
Onlara bir yenisini eklemek konusunda kurumsal olarak NATO'nun da baskı yapması işe yaramaz.
Belki bunda da bir hayır vardır.
Bu süreç, terörle mücadele ve terör örgütleri konusundaki çifte standardı ve ikiyüzlülüğü ortadan kaldırmaya da vesile olabilir.
Türkiye'nin önünde, NATO müttefiklerini, PKK/YPG ve diğer 'emperyalizm karşıtı gibi görünen ama emperyalist ülkeler tarafından korunan' terör örgütleri konusunda yola getirme fırsatı var.