Cumhurbaşkanlığı Külliyesi dün Türkiye’nin ‘geleceğine’ ev sahipliği yaptı. TÜBİTAK bilim ödüllerini kast ediyorum. Zira Türkiye’nin geleceği, bu ödüllerle teşvik edilen bilim insanlarının çalışmalarıyla şekillenecek.
Törendeki konuşmalardan iki kavram üzerine yapılan vurguyu not ettim:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ülkemizde öğreten ve öğrenen arasındaki ilişki maalesef çok sığlaşmıştır. Halbuki bizim kültürümüzde öğreten muallimdir, yani ilim tedris eden ve öğretimi birlikte yürüten kişidir. Öğrenen de talebedir, yani ilme talip olan. Biz, öğretmenliği ders anlatma ve not verme, öğrenciliği de sınava girme ve not alma düzeyine indirerek tarihi bir yanlışın içine girdik. Bir an önce muallim ve talebe kavramlarının derinliğini eğitim sistemimize hakim kılmak mecburiyetindeyiz” ifadesi.
Ve...
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın, “bilim ve teknolojinin bir ‘ekosistem’ meselesi olduğu” vurgusu.
Bu ‘bilim iklimi’, sayıları hızla artan ‘Bilim Merkezleri’ ile ilkokul çağındaki nesilden başlayan, ortaöğretimde bilime yönlendiren, yükseköğrenimde bilim üretmeye yönelik teşvik ve imkanlar sunan bir sistemi işaret ediyor.
Dünkü tören, aslında iki büyük Türk bilim kurumundaki birinin ödülleri içindi. Bir diğer kurum, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) da ödüllerini önceki gün açıkladı. Türk Nobeli’ diye adlandırılan ödüllerin sahiplerine verilmesine de yine Külliye ev sahipliği yapacak.