1 Kasım öncesi ‘seçim güvenliği’ne ilişkin birtakım iddialar üzerine “Türkiye’nin yenilenmesine gerek duyulmayacak şekilde seçim yapabildiğini” vurgulamış; bu iddiaların ‘endişe’yi aşarak ‘demokratik seçimlere güveni sarsmak’ amacıyla kullanılmasına itiraz etmiştim.
Hatırlayabildiğim iddialar şunlar:
- “Seçim günü trafolara kediler girecek, elektrikler kesilecek, karanlıkta zarf ve pusulalar AKP lehine değiştirilecek ya da fazladan mühür basılarak geçersiz sayılacak!
- “Sandığa giden AKP’li olmayan seçmene oy kullandırtılmayacak, onun yerine AKP’ye oy yazılacak!”
- “Sandık başkanları müşahitleri sandık başına almayacak, oylar yine AKP’ye yazılacak!”
- “Sandıklar Seçim Kurulu’na götürülürken yolda oylar değiştirilecek!”
- “Tutanaklara sahte imzalar atılarak oylar toplu olarak yine AKP’ye atılacak!”
- “AKP seçime katılımın artmasını istemiyor, artarsa oylar AKP’ye gitmeyecek!”
- “Islak imzalı tutanaklar müşahitlere verilmeyecek!”
- “Seçmenler baskıyla AKP’ye oy vermeye zorlanacak, vermeyeceği anlaşılırsa onlara geçersiz sayılması için fazla veya eksik mühürlü zarf ve pusulalar verilecek!”
- “Seçmen kayıtlarına müdahale edilecek, sahte oy pusulası, zarf ve mühür basılacak!”
- “Görevli polisler birden fazla seçmenin yerine oy kullanacak!”