Geçtiğimiz günlerde İmam Hatip Lisesi’nde tefsir dersimize girmiş olan Mehmet hocamızla bir vakıfta karşılaştık. Her cumartesi sabah bu vakıfta okunan tefsir derslerine katılıyormuş. Hal hatır sorduktan sonra nelerle meşgul olduğunu sordum. Cevaben: “Haftanın altı günü hiçbir işim yok. Sadece cumartesi günleri tefsir dersi bahanesiyle evden çıkıyor, buraya gelip akşama kadar emekli arkadaşlarla vakit geçiriyoruz” dedi. Bu cevap doğrusu beni çok üzdü. Zira Mehmet hocamız gibi evinden dışarıya çıkmayan, namazını kılıp televizyon başına kurulan on birlerce emekli imam ve ilahiyat mezunu öğretmen varken mahallelerde gençler abdestten, gusülden, namazdan habersiz bir şekilde başıboş dolaşıyorlar.