“Onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini
artırdık.” (Kehf, 13)
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bu dini tebliğ etmeye başladığında
ona ilk iman ve itaat edenlerin çoğunluğunu gençler oluşturuyordu.
İslam davasını zorlu Mekke yıllarında ilk olarak onlar yüklendiler,
her türlü çile ve zorluklara göğüs gererek bu davanın kökleşip
yayılmasını sağladılar.
Hz. Ali (r.a.) İslâm’ı kabul ettiğinde henüz 8 yaşında idi.
Abdullah b. Ömer iman ile şereflendiği zaman 10 yaşı
civarlarındaydı. Zeyd bin Hârise (r.a.) Allah Resulünü tasdik eden
ilk 3 kişiden birisi olduğunda daha 15 yaşındaydı. Abdullah b.
Mes’ud 14, Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah 11, Abdurrahman
b. Avf ve Sa’d b. EbîVakkas 17, Abdullah b. Ömer 13, Osman b.
Huveyris, Osman b. Affan 20, Said b. Zeyd, 18, EbûUbeyde b. Cerrah
25 yaşlarındaydılar.
Erkam b. EbilErkam evini İslam davası için karargah olarak
kullanılmak üzere Resulullaha (s.a.v.) tahsis ettiğinde daha 16
yaşındaydı. Hem de ailesinden ilk iman eden ve bu manada yalnız
olmasına rağmen… Câfer bin EbîTâlib (r.a.) Habeşistan’da
Necâşî’ninhuzûrunda büyük bir cesaretle ve hikmetle Müslümanları
müdafaa ederek o meşhur konuşmayı yaptığında 17 yaşlarındaydı.
Mekke’nin en zengin ailelerinden birisinin çocuğu olan Mus’ab bin
Umeyr Müslüman olup ailesi tarafından bütün haklardan mahrum
edilerek hapsedildiğinde 18 yaşlarındaydı. Habbab b. Eret Müslüman
olup o dayanılmaz işkencelere göğüs gerdiği esnada 25 yaşındaydı.
İlk Müslümanlardan yaşı 30’un üzerinde olan yalnızca Hz. Ebubekir,
Hz. Hamza ve Ammar b. Yasir (radiyallauanhum) vardır. Dolayısıyla
bu dava daha ilk baştan itibaren öncelikle gençlerin davası olmuş
ve gençlerin omuzlarında yükselmiştir.