İslam dünyasının son zamanlarda peş peşe yaşadığı işgaller ve
katliamlar acılarımıza acı katmakla beraber Kudüs meselesini asla
unutturamamıştır. İlk kıblemiz olan Kudüs’ün Siyonist Yahudilerin
işgali altında bulunması yeryüzünde yaşayan iki milyar Müslüman
için utanç vesilesidir. Yeryüzündeki toplam nüfusu otuz milyon
civarında olan Yahudiler tüm dünyayı iliklerine kadar
sömürmektedirler. Sahip oldukları devasa siyasi ve iktisadi güçle
hükümetlerle istedikleri şekilde oynamaktadırlar. Ama Siyonizm asıl
gücünü kurduğu bu dünya imparatorluğundan değil, Müslümanların
başsız, halifesiz olmasından almaktadır. Bulmuşlar çobansız köyü
onun için de değneksiz dolaşmaktadırlar.
Birkaç gün önce Kudüs’ü Şerif’le ilgili yapılan bir toplantıda
Suriye’nin önde gelen âlimlerinden muhterem bir hocamız şöyle bir
tespit yaptı: “Ne zaman İslam dünyası kendi arasında birliğini
kaybetmişse o zaman Kudüs işgale uğramıştır. Bunlardan ilki haçlı
saldırıların yapıldığı dönemdir. Bu esnada İslam dünyasının hali
içler acısıdır. İşte o kargaşa ortamında Kudüs Haçlılarca işgal
edildi. İkinci işgal ise Hicaz ve Şam bölgesi Osmanlı’dan
koptuğunda yaşandı. Şimdi ise üçüncü bir devredeyiz. İşgalle
yetinmeyen Siyonistler Mescid-i Aksa’yı tümüyle ortadan kaldırma
peşindedirler. Siyonistler bu cesareti İslam dünyasının tarihinin
en buhranlı dönemini yaşamakta olmasından almaktadırlar.
Bir tarafta ABD ve müttefiklerinin işgalleri, bir tarafta İran’ın
Şii yayılmacılığını gerçekleştirmek için yaptığı katliamlarla
Bilad-ı Şam (Şam bölgesi) olarak adlandırılan bölge adeta kan
gölüne çevrildi. Bu mübarek beldeler bugün harabeye çevrilmiş
durumdadır.