Siyonizm’in temel felsefesi kendileri dışında kalan insanları ikinci sınıf görmesidir. Diğerlerinin onlara hizmet etmek için yaratıldığı gibi insanlık düşmanı bir anlayışla hareket ederler.
Öylesine sakat bir şekilde dünyaya bakarlar ki, birbirlerinden faiz alıp vermeleri yasaklandığı halde, başkalarını sömürmek adına kendilerinden olmayanlardan faiz almayı özellikle desteklerler. Yaşadıkları coğrafyalarda finans sektörünü ellerinde tutar, paraya hükmeden her şeye hükmeder anlayışını merkeze alırlar. Bütün fikir akımlarından temsilciler oluşturmak ve ona göre sanal mücadele alanları belirleyerek bütün sonuçlarda kazanmayı hedeflerler. Üreterek değil de pazarlama ve tröstler aracılığıyla ekonomiye yön vermek isterler. Sözde “Vadedilmiş toprakları” elde etmek adına herkesi kullanmak veya engel olanları ortadan kaldırmak için çalışırlar. İnsanlık işte bu anlayış yüzünden dertten, sıkıntıdan başını bir türlü kaldıramıyor. Dünyayı bir vücut olarak düşünürseniz Ortadoğu’daki arızi durum bütün vücudu olumsuz şekilde etkiliyor. Oysa Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde “Ömer Ahitnamesi” adıyla bütün halka bir taahhütte bulunmuştu. “Bu ahit Allah’ın kulu, Müminlerin Emiri Ömer Bin Hattab’ın Kudüs halkına verdiği canları, malları, kiliseleri ve haçları güvencede olduğuna dair bir ahittir” diyerek adaletle özdeşleşen şahsını burada da ortaya koymuştu. Hatta şehri ziyarete gelen Yahudilerden haksız vergi alındığı yönündeki duyumları dikkate almış bunu da kesinlikle yasaklamıştı. Bu uygulamalarla birlikte Kudüs bütün inanç