Üç haftadır dile getirmeye çalıştığım müzik meselesi daha da uzayacak galiba. Böylesine geniş bir konuyu gazetede köşe yazısı ile tefrika etmek ne kadar doğrudur, bilemiyorum. Lakin bilenler bilir “uzun hikâye” benim tercihim. Böyle konuşmayı seviyorum. Okurla âdeta sohbet ettiğimi sanıyorum. Lakin haftada bir biraraya geldiğimiz için “nerede kalmıştık” diye bir hatırlatma gerekiyor.
Efendim bu “Tüketim Toplumu” yazılarını insanımızın ve hayatımızın nereden nereye savrulduğunu anlamak ve anlatmak için kaleme alıyorum. Yani son hesaplaşmada kazancımız nedir, kaybımız nedir bilelim. “Kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz” denilmiş.
Elli yıllık yazı hayatımda belki de tek bir meseleye odaklanmışım. O da Türkiye’de “toplumsal değişim”. Bir ilim adamı, bir akademisyen değilim ama “kendi insanımızı” iyi tanırım; ömrüm kitaplardan ziyade onların arasında geçti.
Her neyse.