Bir önceki yazımızda “zaman” denilen karvamın sanayi devrimi ile kâinatın-tabiatın âhenginden, ritminden Cenab-ı Hakk’ın tayin ettiği “Hududullah”tan koparılarak “Fabrika ayarı”na hapsedildiğini anlatmaya çalışmıştık.
Böylece “zaman” uhrevî olmaktan çıkarak “dünyevî” hale dönüştü, alınıp-satılan bir “nesne” oldu. Elek- triğin icadı ile gece-gündüz farkı ortadan kalkarak gün 24 saate ulaştı.
Tabiatın saatı gündüzü çalışmaya, geceyi uykuya-dinlenmeye tahsis etmiştir. Doğal olan budur. Tarım toplumunda tabiatın işleyişi hayata nizam verir. Mevsimler, sıcak-soğuk, yağmur-kar, rüzgâr ve yaşanılan yerin coğrafyası-iklimi bu nizamın ilkelerini oluşturur. Ekim, bakım, hasat, gün dönümü, koç katımı vb. gibi eylemlerin icrası “Tabiat saatı”nın akrep ile yelkovanı demektir.