Konya-Adana-Kadirli üzerinden damadımız Salih Zengin’in memleketi Andırın’a gidiyoruz. Benim gibi hikâyelerinde çokluk kasabayı konu alan biri için bu önemli. Ondan ötesi Maraş’ın Andırın kazasına da ilk defa geliyoruz. Daha da önemlisi o unutulmaz “İkindi Yazıları” dergisinin çıktığı matbaayı, rahmetli M. Ali Zengin’in kabrini ziyaret edecek, ailesi ile buluşacağız.
Kadirli’ye akşam ezanından sonra indik. Bre aman... Cehennemin leylim çukuruna mı düştük nedir? Bu nasıl bir sıcak. Boğulacak gibiyiz. Salih’in ağabeyi İskender imdada yetişiyor. Bizi arabasına attığı gibi ver elini Andırın. Andırın ne de olsa yayla. Lakin bu deve bayıltan sıcaklardan o da nasibini almış. Muhterem Mustafa Zengin ve ailesinin yakın alakası ile karşılandık. Andırın için bir tekerleme söyleniyor: “Dırın dırın Andırın/İki dükkan bir fırın.” Küçük bir yer olduğu ima edilmek istenmiş. Evet, öyle. Yine de 55 köyü var. Orman ürünleri dışında geçim yolu yok gibi. Bir de yaz oldu mu yaylacılar geliyor, nüfus epeyce...