Oturduğumuz evin yanındaki büyük ve boş arsaya devasa bir bina inşa edildi.
İki yüksek rezidans, otel, alt kat bir alışveriş merkezi, havuz, süs bitkileri ve her yer beton. Beton zeminde granit kayalar. Her bina insanın üstüne üstüne geliyor. İkisi de birer ejderha.
Mimarlar, peyzaj ustaları bu korkuyu, bu baskıyı kırmak, insanlara biraz olsun ferahlık vermek için alış-veriş merkezinin üzerini çimenler, çiçekler, bodur ağaçlar ile süslediler. Gören kişi orada bir avuç toprak var sanacak, orayı gerçek bir bahçeymiş diye kabul edecek.
Acaba eder mi?
Beton ve çelik karşısında aciz kalan insan kendi yarattığı canavarın şerrinden kaçmak için her türlü yalana inanmak ihtiyacındadır.