Bugün sizlere kadim dostum İsmail Kara’nın anlattığı bir çocukluk hatırasını nakledeceğim.
İsmail, Rize’nin Güneyce beldesinden.
Pek çok Karadenizli gibi onların da köylerinden yüksekte, mezraları daha yükseklerde yaylaları var.
Altmışlı yılların başlarında, ilk yazın tabiata saldığı o haşmetli yeşillik ve çiçek denizi ortasında aile mutad olarak mezraya (Anbet’e) çıkıyor.
Orada barınak olarak kullandıkları bir evleri var. Mahalli tabiriyle korop.
Bu defa değişik bir görüntü ile karşılaşıyorlar.