Ben kalbin sesi ile toprağa dönelim derken bir pastoral fantazyadan bahsetmiyorum.
Sanayi ve teknolojinin, bunların sahibi sermaye ile kapitalizmin tüm dünyaya kabul ettirdiği, tüketime dayalı “hayat tarzı”nı reddetmeyi teklif ediyorum.
Toprağa dönüş, tabiata dönüş demek olup; suyu-toprağı-havayı aziz bilip koruyarak, yeni bir hayata, sade hayata merhaba demektir. Kanaat ekonomisini kabul edip kendine mahsus bir “hayat tarzı”na ulaşmak demektir.
Bunun için yıllardır hor görülen tarıma iade-i itibar gerekiyor. Bu nasıl olacak?
Akademya ile ulemamız, hükumet ve bürokrasimiz, sermaye ile iş çevrelerimiz bir “zihniyet devrimi”ni geçirmeli; yeni hayata, sade hayata yönelmelidir. Bu yöneliş tüm dünyaya örnek olabilir. Devrimin meşalesi bir grup “genç çiftçi” tarafından yakılacak.
Nasıl?