Dergâh Yayınları’ndaki odamda, çalıştığım masanın tam karşısında, duvarda bir Mehmet Âkif fotoğrafı var.
Odada genellikle yalnız olduğum için sık sık bakışıyoruz. Bazen bu güzel, bu mübarek yüze dalıp gidiyorum. Hele gözler, hele gözler. O alındaki kırışıklar. İslâm dünyasının bir baştan bir başa çektiği acıları yüklenmiş serapa ızdırap haritası.
Bu yüzden Âkif deyince ızdırap geliyor aklıma. Bülbül şiiri değil; “Sen ağlama/Ben ağlayım bülbül” diye feryat eden o türkü.
“Izdırap, insanda kalbin varlığına ilk alâmettir ve onun dost gibi karşılanması kalbin şaheseridir. Her şeyi kaybetmede en büyük kazancı arayan kalp böylelikle muradına ermiş oluyor. Zira sevilen kaybedildiği zaman ruh göklere yükselir. Izdırabın bizdeki bütün yabancıları fedaya kabiliyetli kudreti, insanı insanların üstüne yükseltiyor....