Rahmetli Nurettin Topçu ızdıraptan bahsederken şunları söylüyor:
“Izdırap insanda kalbin varlığına ilk alâmettir ve onun dost gibi karşılanması kalbin şaheseridir.”
Uğranılan büyük felaketler ve sevdiğim insanların kaybı karşısında bir şey yazamıyorum.
Herhâlde şu sebepten olmalı. Kaybettiğim şey (kişi) bende öylesine büyük bir yer tutuyor ki; bu kaybı söz ile anlatmaya kalkıştığımda sözlerim duyduğum ızdırap yanında çok zayıf, cılız, acımı yansıtmaktan çok uzak görünüyor.
Yazınca Âkif gibi yazacaksın. Çanakkale’yi onun gibi içimize gömeceksin. Yoksa herkes elbette bir şeyler duyuyor, bir iki söz edebilir. Ama düşünün aklınızda “Çanakkale Şehitleri” gibi bir Bosna şiiri var mı?
Filistin yıllardır kan ağlıyor, şimdi de Irak, Suriye, Arakan. Her nereye baksan Müslüman kanı akıyor. Izdırap gittikçe katlanıyor. Ya feryat edeceksin ya sükut (bu konularda kırık dökük denemelerimi daha sonra Fırtınayı Kucaklamak adlı kitabımda topladım).